DİYARBAKIR’DA HIRSIZLAR CİRİT ATIYOR!

Diyarbakır yıllardan beri kapkaç ve hırsızlık terörünü yaşıyor. Göçlerle birlikte başlayan bu kapkaç ve hırsızlık terörü, geçen her gün artarak devam ediyor. Yeter artık. Ne zaman bitecek diyor vatandaşlar.…

Çünkü bu kentte yaşayıp da kapkaçtan nasbını almamış bir fert, hırsızın girmediği  ev ve işyeri  var mı?  Yok diyen varsa beri gelsin. O kadarda değil diyenler, caddede yürürken dükkânların darabalarına, üzerindeki kamera ve koca koca kilitlere bir baksın.

Binaların birinci katından dördüncü, beşinci, hatta altıncı katlarında oturanların çelik kapıları,  pencerelerini demir korkuluklarla kapatmaları da neyin nesi?

“Çelik kapıların ardında dahi rahat uyumuyoruz” diyen vatandaşların sayısının bir hayli olduğunu hepimiz biliyoruz… Bu kentte bu kapkaç, bu hırsızlık ne zaman bitecek diyen vatandaşların feryadını da biliyoruz.  Her semtin bir kapkaç, bir hırsız çetesi vardır. Her sokak başında birkaç kapkaççının durduğunu o semtte yaşayan her kes biliyor.

“Kentin hemen hemen her ilçesinin her köşesinde Mobesa kameraları var. Oralarda ne olup bittiğini tespit ediyor. Ne hikmetse semtlerde ki ilgili kuruluşlar göremiyor, bilmiyor!. Ve sonuçta failler de çoğu zaman yakalanamıyor. Hasbelkader yakalananlar da bir iki gün sonra ayni semtte dolaşmaya başlıyorlar…!” Diyen vatandaşların sayısı da bir hayli fazla….

Tabi ki meydanı boş bulan ve yaptıkları yanlarına kar kaldığını sanan kapkaççılar ve hırsızlar, işi iyice azıtıyorlar… Yakalanma korkusu yok… Acımak ve de Allah korkusu hiç yok.. Kentin en işlek semt ve en işlek caddelerinde hiçbir şeye aldırış etmeden, yakalanma korkusu yaşamadan çalıyorlar…

Karakollara müracaat eden kapkaç ve hırsız mağdurları vatandaşlar olduğu gibi, maalesef “ nasıl olsa bir sonuç alamam.” deyip de başvurmayan vatandaşlar da vardır.

Afrodit, “Toplumsal adaletsizliğin olduğu yerde kapkaç da olur hırsızlık da.. Suçlu çalan değil, onu çalmaya zorlayan toplumsal koşullardır. Hırsızlık, tehlikeli boyuta ulaşmış ise, bu açlık esnasında bir zorunluluktur ve en ufak cezayı bile hak etmez” demiş…

Demiş ama, Diyarbakır’daki  kapkaççılar ve hırsızlar öyle açlıktan ve adaletsizlikten değil.. Marka giyiniyorlar. Köşe başlarında gelen gideni takip ediyorlar, hırsızlık yapacakları yerlerde keşif bile yapıyorlar.  Bunlar meslek edinmişler hırsızlığı… Bu ekonomik dar boğazda, çoluk çocuğuna bir şeyler almak için çarşı pazara çıkan Ayşe teyze, Ahmet bey, Ali dede kapkaç edilmesin.. İnsanların evlerinde huzurlu, endişesiz uyumaları sağlanmalıdır….

Bu kentin turizmini baltalamayın… Kapkaç, hırsızlık sözcüğü bile bu peygamberler, nebiler, sahabeler ve azizler kenti Diyarbakır’a yakışmıyor. Diyarbakır Valimiz, Emniyet Müdürümüz başta olmak üzere, güvenlik teşkilatımızın bu konuda duyarlı olduklarına inanıyorum.

Ama; “Hangi cadde, hangi köşe başında, hangi semt ve mahallede  kaç kapkaççı ve hırsız çetesi vardır?  semt karakolları iyi biliyor. Mobesa kameraları görüntülüyor. Ama bu kentte kapkaç ve hırsızlık terörü bir türlü yok edilemiyorsa demek ki bir eksiklik vardır” diyor vatandaşlar… Sözün kısası, süslü laflar vatandaşı pekte ilgilendirmiyor. Bir kapkaççı ve hırsızlık  gerçeği vardır,  rahatsızlığı vardır bu kentte.. Ve bunun bitmesini istiyor vatandalar… Yeni yasalarda kapkaç ve hırsızlık sorunu da ele alınmalı, caydırıcı tedbirler getirilmelidir. Bunlar uzun tutukluluk süresine tabi tutulmalıdır.

Tabi ki vatandaşlar da üzerine düşen görevi yapmalılar. Görünen o ki yapmıyorlar, korkuyorlar… Ama korkunun ecele faydasının olmadığını da bilmeliler…

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir