Bilim insanlarına göre; 4 milyar 500 milyon yıl önce oluştuğu tahmin edilen dünyamız, güneş sistemine en yakın üçüncü gezegen ve yüzde 70’i su olması nedeniyle başta insanlar olmak üzere tüm canlılara binbir nimet sunarak, mükemmel bir sistem içinde yaşamalarına olanak sağlamıştır.
10 yıl önce Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Microsoft Araştırma Merkezi’nin 80 ülkeden 2 bin 700’ün üzerinde bilim insanıyla yaptığı kapsamlı araştırmadan elde edilen verilere göre, dünyada 8 milyon 700 bin canlı türü tespit edildi. Söz konusu araştırmayı yapan bilim insanları, bu canlı türlerinin dörtte üçünün karada yaşadığını ve tümünün tanımlanmasının ise bin yıl sürebileceğini söylediler.
Aynı bilim insanları, tespit edilen canlı türlerinin birçoğunun isimlendirilemediğini ve en önemlisi de birçoğunun neslinin tükeneceğini belirterek, her ne kadar 8 milyon 700 canlı türü tespit edilse de aslında doğal hayattaki canlı türünün 100 milyonu bulabileceğini ve her yıl ortalama 15 bin yeni türün keşfedildiğini de tahmin ettiklerini açıkladılar.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği ise, 2019’da 26 bin, 2020’de ise 30 bini aşkın canlı türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını duyurdu.
Bir örnekte içeriden verelim. Çünkü içeride siyasetin hengâmesinden çevreye verilen zararların konuşulması bir yana, gündeme bile gelmesine imkan verilmiyor.
Temiz Hava Platformu; ‘Türkiye’nin 2020 Yılı Hava Kirliliği Karnesi’, ‘2020 Yılı Kirletici Bazında Hava Kirliliği’, ‘İklim Değişikliği ve Hava Kirliliği’, ‘Hava Kirliliğinin Sağlık Etkileri’ ile ‘Türkiye’de ve Dünyada Hava Kirliliği Mevzuatı’ gibi hayati önemdeki beş başlık altında bir rapor açıkladı. Fakat rapor, medyanın çok küçük bir bölümünde zar zor yer bulabildi.
16 sivil toplum kuruluşu tarafından hazırlanan ve bu yıl dördüncüsü yayınlanan raporda, 2020’de Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkâri’de temiz hava solunduğu, 45 ilde ise hava kirliliğinin ulusal sınır değerlerini aştığı belirtiliyor.
Raporda, orman yangınlarıyla iklim değişikliğine sebep olan siyah karbonun havaya salındığı açıklanırken, kirli havanın Covid-19’un vücuda girişini kolaylaştırdığı genlere etki eden hava kirliliğinin yetişkinlerde majör depresyonu ve yaşlanmayı tetiklediğine yer verildi.
Hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğunun altı çizilen raporda, Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda 2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde ‘yüksek hava kirliliği’ gözlemlendiği açıklandı.
Ayrıca Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken, 2020’de hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş olarak sıralandı. Temiz Hava Platformu, raporun sonunda da madde madde alınacak önlemleri de sıraladı.
Bu arada Alman araştırmacılar, her yıl dünyada yaklaşık 8 milyon 800 bin, Avrupa’da ise, yaklaşık 800 bin kişinin hava kirliliğine bağlı olarak yaklaşık 2 yıl daha erken öldüğünü belirledi.
Tüm bunlara rağmen gelin görün-ki bu kadar canlıya ev sahipliği yapan-besleyen dünyayı yok etmek, sonunu getirmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz.
Gerçekten de öyle, dünyanın sonunu getirmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Hangi tarafa baksak, nereye elimizi atsak, insanların tahrip etmediği, hırs ve çıkarları için hem diğer canlı türlerinin yaşam alanlarını yok ederek onları bir bir dünyadan siliyor, hem de kendi neslinin geleceğini tehlikeye atıyor. Bu dünyanın her coğrafyası için geçerli. Geç olmadan harekete geçilmeli. Gerekli tedbirler alınmalı.
Sevgiyle kalın