Bu köşeden defalarca yazdım, bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Normal tarihi 2023 Haziran olan genel ve cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana en önemli seçimi olacak. Olacak çünkü bu normal seçimden ziyade ülkenin rejimini değiştirme yolunda en önemli eşik anlamına geliyor.
Her iki ittifakın ana partilerinin bunun farkında olduğuna inanıyorum. Fakat ittifak dışında kalan veya ittifakın küçük partilerinin bunun farkında olduğunu veya ne kadar farkında olduğunu doğrusu pek kestiremiyorum. Nedenine gelince; ittifak dışındaki partiler, seçime doğru geri sayımın hızla ilerlediği bu süreçte istek ve taleplerini dayatmacı çıkışlarla dillendirmeye başladı.
Yine bu köşeden defalarca yazdığım ve bir kez daha anımsatmak da yarar gördüğüm bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. Bu seçim sisteminde iki ittifak arasında oy farkı çok fazla olmadığı takdirde muhalefetin iktidara karşı kazanması zor görünüyor. Dolayısıyla kazanmak için mutlaka arada iyi bir oy farkın olması şart. Yoksa Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı kararlar ve İstanbul’daki yerel ile 2015’deki genel seçimde olduğu gibi ‘tekrar seçime’ gitme olasılığı kaçınılmaz olur.
Her iki ittifak arasında çok fazla oy farkı olmadığı ortada. Dolayısıyla HDP’nin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. HDP yüzde 10 barajını aştığından bu yana sürekli olarak hedefte oldu. Kapatma davasının devam ettiği, belediyelerine kayyum atandığı, bazı milletvekillerinin fezlekelerin meclise gönderildiği süreçte gösteriyor ki, HDP eksenli bir tartışma ile seçime gidilecek.
HDP kapatılır mı, kapatılmaz mı şimdiden kestirmek mümkün değil. Fakat iktidar ittifakının, karşısındaki ittifakları vurmasının en kolay yolu HDP olduğundan kapatılmasının işlerine gelmeyeceği kanaatindeyim.
Ayrıca şöyle de bir gerçek de var; HDP’ye karşı onca alternatif parti kuruldu ve desteklendi. Onca parti kapatıldı. Binlerce partili tutuklandı. Buna rağmen HDP’liler her seferinde farklı çözüm yolları ve farklı alternatifler üretebildi. Çünkü HDP seçmeni en politik seçmendir. Öyle bir gelenekten geliyorlar ki, kolay kolay başka bir yere gitmezler. Ayrıca HDP’nin hali hazırda Demokratik Bölgeler (DBP) Partisi ve yine Türk soluyla seçime gidebileceği seçenekleri de bulunuyor.
Bu görüntü içinde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiç gündemde yokken ilginç bir çıkış yaptı. Meclis grubunda söze HDP’nin CHP’nin ortağı olduğunu söyleyerek başlayan Erdoğan, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in 2017’de öldürülen PKK’lı Volkan Bora ile çekilmiş fotoğrafını göstererek, ‘İşte ortaklarınızdan bir tanesi, soyadı ne ise, malum terör örgütlerinden birisiyle tutuşuyor ve resimler yayınlanıyor. Günlerdir bu resimleri hep izledik, izlediniz. Ne yazık ki PKK’nın bir uzantısı olarak bu kadın parlamentoda’ diyerek sözü HDP’nin tutuklu eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’a getirip bombayı patlattı:
‘CHP’nin başını çektiği ittifakın bir cenahını oluşturan PKK’nın güdümündeki parti ne yapacağını, ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını belirlemek için milletvekillerinin dağdaki eli silahlı sevgililerinden gelecek icazeti bekliyor. Ama Edirne’deki (Selahattin Demirtaş’ı kastederek), en büyük hesabı İmralı’dakine (PKK Lideri Abdullah Öcalan kastederek) verecek.’
Bu çıkışın hemen ardından DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in bir AK Partili yetkiliye dayandırdığı haber tartışmayı daha da alevlendirdi. AK Partili yetkili, önümüzdeki süreçte Öcalan’ın yeni bir mektup kaleme almasının gündeme gelebileceğini söyledi. Bilindiği gibi Öcalan’ın 2019 yerel seçimlerinin hemen öncesinde yazdığı mektup, Tunceli Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Kemal Özcan tarafından açıklanmıştı. Oysa Öcalan’ın bugüne kadar tüm açıklamalarını Asrın Hukuk Bürosu avukatları yapmıştı.
Bu gelişmelerle birlikte tüm siyasi partilerden art arda açıklama geldi. Özetle AK Parti ve Erdoğan’ın İmralı üzerinden seçime gitmek istediğini, yapılanın fezlekelik olduğu ifade edilerek, ‘Hepsi şimdi İmralı’nın postacılığına soyunmuş, öyle anlaşılıyor. Gidip tezgahı kuran, konuşan, medet uman o’ diye tepkilerini gösterdiler.
Konunun muhataplarından HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in fotoğrafları hakkında, ‘Bu fotoğraflar 2014 yılında çekilmiştir ki o dönemde çözüm süreci devam etmektedir. Süreç devam ederken bizatihi AKP iktidarının teşvikiyle binlerce, on binlerce insan PKK üyesi çocuklarını, yakınlarını, sevdiklerini görme imkanını elde etmişlerdi. Bunun altyapısını da yolunu da hazırlayan taraflardan en önemlisi iktidarın kendisiydi’ dedi.
Diğer muhatap Selahattin Demirtaş ise, Erdoğan’a sosyal medya hesabından, ‘Siyasetçiler halka, partisine, parlamentoya, bağımsız yargıya hesap verir. Sen benim için kaygılanmayı bırak da kendi vereceğin hesabı düşün’ yanıtını verdi.
Bu gelişmelerin ışığında gördüğümüz Cumhur İttifakı’nın büyük partisi, ortağı MHP istemediği için HDP ile direk bir işbirliğine girmek yerine dolambaçlı yollardan hem oy kapma, hem de HDP’nin Millet İttifakı’nı desteklemesinin önünü kesmeye yönelik hamlelerde bulunuyor.
Millet İttifakı’nın büyük partisi CHP, HDP ile zaman zaman işbirliği içinde görünse bile, o da ortağı İYİ Parti’nin tepkisinden çekinerek tezkerede olduğu gibi küçük desteklerle işi idare etmeye çalışıyor.
Her iki ittifakta HDP’lilerle yol yürümek, birlikte görünmek istemiyor, ancak desteğini istiyor. Ortadaki tabloya göre ittifakların HDP’siz hesapları bir türlü tutmuyor. Bu nedenle her iki ittifakta kilidi açacak anahtarın HDP olduğunu gayet iyi biliyor.
Sevgiyle kalın.