TÜİK KARDEŞ DURUM SENİN ANLATTIĞIN GİBİ DEĞİL… |
Bundan birkaç yıl öncesine kadar sokağa çıkıp vatandaşa, ‘ülkemizin en önemli ve güvenilir kurumları hangileridir’ diye soracak olay saydık, kuşkusuz en başa yazılacak olanlardan biri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) olurdu. Aynı soruyu bugün soracak olsak büyük olasılıkla tam tersi bir sonuçla karşılaşırdık.
Başkan dayanmayan TÜİK, siyasi otoritenin güdümüne girmiş, bağımsızlığını tamamen yitirmiş, söylemlerine güven kalmamış bir görünüme dönüşmüş ve açıkladığı tartışmalı rakamlar milyonlarca insanın yaşamını doğrudan etkilemiştir.
Zaten giden Başkan Prof. Dr. Erdal Dinçer de, ‘enflasyon hesabında ben 84 milyona karşı sorumluyum, bir yanlışa imza atarsam 84 milyonun hakkını yemiş olurum’ dememiş miydi? Demişti demesine ama defalarca bile bile yanlışlara imza atmaktan da geri kalmamıştı.
Başkan gitti, yerine yenisi geldi. Eskisi günahıyla-sevabıyla ne yapmışsa hesabını Yaradan’a verecektir. Gelen ise Allah kolaylık versin. O da gidenin pişmanlıklarını tekrarlarsa bunca insanın vebalinin altından kolay kolay kalkamaz. Gelen unutmasın milyonlarca kişi ve ailesi onların açıkladığı enflasyon rakamlarıyla maaş alıyor, geçinmeye çalışıyor.
O TÜİK, ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK’e göre, 2022’nin ilk ayında enflasyon yüzde 11,10 arttı. Yıllık enflasyonun ise yüzde 48,69 oldu. Peki, vatandaş buna inandı mı? Kesinlikle inanmadı. Nasıl inansın, çünkü onun yaşadığı enflasyon bu değil ki.
Nitekim TÜİK’le aynı yöntemle çalışan bağımsız bilim insanlarından oluşan Enflasyon Araştırma Grubu da (ENAG), enflasyon verilerini paylaştı. ENAG, ocak ayı enflasyonunu yüzde 15,52, yıllık enflasyonu ise yüzde 114,87 olarak açıkladı.
Arada yarıdan fazla fark var. Hadi diyelim ki ENAG işi abarttı, öyle değil ama biz öyle diyelim ve ENAG’ın bulduğu yıllık rakamdan 10 hatta 20 puan atalım. Yahu yine de arada uçurum var. Ya bu ay maaşlar açıklansaydı, o zaman ne olacaktı. Çiçeği burnunda başkan milyonlarca insanın günahını almayacak mıydı?
Sevgili TÜİK Başkanı ve yetkilileri, eğer enflasyon sizin bulduğunuz rakamlar ise biz neden çok daha ağırını hissediyoruz, biz neden geçinemiyoruz, siz anlatın biz anlayalım veya siz formül verin biz uygulayalım. En azından gözümüzün içine baka baka her şey güllük-gülistanlık gibi anlatmayın, aklımızla alay etmeyin.
Sevgili TÜİK yetkilileri, geçtiğimiz günlerde ‘yaşam memnuniyeti araştırmasını’ açıkladınız. ‘En mutsuz kent’ Diyarbakır demişsiniz. Hatta bazı istisnalar hariç en mutsuz kentler sıralamasında Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki illeri ilk sıraya yerleştirmişsiniz.
Ha bakın bu istatistiğiniz doğru ama eksik.
Siz diyorsunuz ki, Diyarbakırlıların yüzde 24,75’i mutsuz.
Vallahi yalan, billahi yalan.
Bu listede Diyarbakır’ın arkasından sıralanan Şanlıurfa, Mardin ve Van içinde böyle… Çünkü caddede ve sokaklarda biz neden gülen insan görmüyoruz, neden hep mutsuz, umutsuz yüzlerle karşılaşıyoruz.
Bu kez işi sana bırakmayarak istatistiği ben tuttum. Bak benim sonuçlarım şöyle:
Daha önce ev ve büro mobilya şubesi bulunan bir yerel marka, küçülmeye giderek mağazalarını birleştirmiş.
Oto sanayi sitesine eski yoğunluktan eser yok. Esnaf, parça fiyatlarının ikiye-üçe katlandığını, 15 lira olan akaryakıt fiyatları nedeniyle araç sahiplerini yürümeye ve toplu taşım araçlarını kullanmaya başladığını söylüyor.
Giyim ve ayakkabı üzerine şubeleri bulunan bir işyeri sahibi, kira, elektrik, vergi ve diğer giderlerinin altından kalkamayacağı kadar ağırlaştığını, bu nedenle şubeleri birleştirdiğini ve ayakkabıdan kademeli olarak vazgeçeceğini anlattı.
Zaman zaman yemek yediğim bir lokantaya girdim, öğlen saati olmasına rağmen çok az müşteriyle karşılaştım. Lokantanın sahibi eskisi kadar kimsenin dışarıda yemediğini, yiyenlerin de daha ekonomik alternatifler aradığını söyleyerek yemek çeşitlerini ve miktarını azalttığını, önümüzdeki süreçten kepenk indirmekten endişe duyduğunu anlattı.
Bir müteahhit, girdi maliyetlerinin günbegün değişmesinden dolayı ürettikleri konutları satamamaktan korktuğunu, emlak danışmanı ise, insanların daha ucuz ve gideri daha az konutlara yöneldiğini, her ikisi de yarının bugünden kötü olma olasılığının yüksek olduğunu dilendirdi.
Durum çay içtiğimiz kıraathanede, kahve içtiğimiz kafede de aynıydı.
Bir tek eskiye oranla ayakkabı tamircisi ve terzinin işinde biraz artış olduğuna şahit oldum. Meğer o da vatandaşların eski ayakkabı ve eski elbise onarım ve tamiratından kaynaklıymış. Yani anlayacağınız artık kimse eskisi gibi ne ayakkabı, ne elbise alıyor.
Yani TÜİK kardeş durum senin anlattığın gibi değil. Durum vahim. Sen rakamları, verileri, böyle açıklamaya devam edersen, gerçekleri manipüle edersen, durum daha da vahimleşecek. O nedenle eski saygınlığına dön ve yine en güvenilir kurumların başında yerini al. Yoksa hiçbir kıymeti harbiyen kalmayacak. Baksana Veri Kaynağı bile her 100 kişiden 57,2’sinin kendisini ve ailesini geçindiremeyecek duruma geldiğini belirlemiş. Bilgin olsun istedim.
Sevgiyle kalın.