VEBAL MUHALEFETTE…

Bu saatten sonra seçimin tarihi Nisan olmuş, Mayıs olmuş, Haziran olmuş hiç fark etmez. Artık sandık ortaya kondu. Yapılan tüm hesaplar, atılan tüm adımlar seçime yönelik. Şu anki tabloya bakıldığında seçime Cumhur, Millet, Emek ve Özgürlük ittifakları katılıyor. Birde seçime katılma hakkı olup da ittifaklar dışında kalan partiler var ki, bunlarında hatırı sayılır oy potansiyeli bulunuyor. Önümüzdeki günlerde bu partilerin birleşerek yeni bir ittifak kurma veya mevcut ittifaklar içerisinde seçime gitme olasılığı yüksek görünüyor. Nitekim bununla ilgili hareketlenmeler başladı.

Cumhur İttifakının büyük partisi ve 20 yıldır iktidarı elinde bulunduran AK Parti’nin bu kadar yıpranmışlığa, bu kadar sıkıntıya rağmen hem cumhurbaşkanlığı, hem de milletvekilliği seçimini kazanma şansının yüksek olması elinde bulundurduğu iktidar gücüne, yaptığı siyasi hamlelere bağlansa da, asıl sorun karşıdaki Millet İttifakının veya topyekûn muhalefetin eksikliğinden kaynaklandığını söylemek daha doğru bir tespit olsa gerek.

CHP’nin öncülüğünde oluşturulan ve 6’lı masa olarak adlandırılan muhalefet bloğunun, aradan aylardır geçmesine rağmen cumhurbaşkanı adayını açıklayamaması, başta ekonomi olmak üzere neredeyse her alanda kötüye gidişe yönelik somut ve anlaşılır projeleri ortaya koyamaması Cumhur İttifakından umudunu kesen kesimleri umutsuzluğa, karamsarlığa ittiği gibi Emek ve Özgürlük İttifakının çatısı HDP’yi de kendinden uzaklaştırıyor.

Tüm anketler, tüm bilimsel veriler gösteriyor ki, HDP’nin desteğini almayan hiçbir ittifakın ne cumhurbaşkanlığı, ne de parlamento çoğunluğunu elde etmesi mümkün değil. Cumhur İttifakı bunun farkında ve politikalarını buna göre belirliyor. (Kapatma davası, dokunulmazlıkların kaldırılması, yerel yönetimlere kayyım atanması, hazine yardımına bloke konulması gibi) Millet İttifakını önünde ise geçen yerel ve en önemlisi de tekrarlanan İstanbul seçimleri örneği olmasına rağmen olayın ya ciddiyetinde değil, ya da HDP’nin her halükarda kendilerini destekleyeceğini sanıyor.

HDP’nin son hamleleri, bunun böyle olmadığını Millet İttifakına bir daha gösterdi. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 6’lı masanın belirleyeceğini aday konusunda ‘Bugüne kadar karşı çıktığımız tek isim oldu o da Mansur Yavaş. Onun adaylığına asla HDP seçmeni sıcak bakmaz’ dedi. Ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın ‘Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak en kısa zamanda en yakın zamanda kendi cumhurbaşkanı adayımızı Türkiye halklarıyla paylaşacağız. Yani HDP, kendi adayını çıkaracak, kendi adayını gösterecek ve seçimlere kendi adayıyla girecek’ diyerek dengeleri altüst ettiği gibi herkesin yeniden hesap yapmasına neden oldu.

Buldan’ın açıklamasının ardından Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’da ‘Yarım kilo ucuz kıyma alabilmek için sabahın karanlığında kuyruğa giren, bayat ekmek almak zorunda kalan on milyonlarca insanın, gelecekten umudunu kesmiş gençlerin umudu muhalefette. Vebal muhalefette, sorumluluk muhalefette. Çözüm de muhalefette. Yürü HDP! Yolun açık olsun’ açıklaması geldi.

Ülke tarihinin en kritik seçimine doğru hızla yol alıyoruz. İktidarın rejimi değiştireceği, muhalefetin ise koruyacağı iddia ediliyor. 20 yıllık süreçte iktidara baktığımızda hedefine adım adım ilerlediğini, muhalefete baktığımızda kayıkçı kavgasının devam ettiğini görüyoruz. İşi özetlemek ise cezaevindeki siyasi isme kalıyor. Ne diyor Demirtaş, ‘Umut muhalefette. Vebal muhalefette, sorumluluk muhalefette.’

Son olarak bir not düşerek bitirmek istiyorum. Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa turizm potansiyeli açısından birbirini tamamlayan önemli şehirler. Bu şehirlerin gelişimini yıllardır takip eden ve bilen biri olarak yetkilileri uyarmayı görev olarak görüyorum.

Her üçü de zengin ve insanlık tarihi açısından önemli şehirler. Onlarca medeniyete ev sahipliği yapan söz konusu şehirler, klasik tabirle birer açık hava müzesi konumunda. Bu üç şehrin ortak özelliği eski yerleşim yerlerinin yerli ve yabancı turistlerin akınına uğraması. Durum böyle olunca rant kaçınılmaz oluyor. Yılbaşı akşamı Büyük Mardin Oteli’nin terasından bir Mezopotamya Ovasına bir de tarihi Mardin şehrine baktığınız da bunun net olarak gördüm.

Önce, bu şehirde yaşayanlara seslenmek istiyorum.  Şehirlerinize sahip çıkın. Her geçen gün biraz daha yok oluyor. Sahip olduğunuz değerlerin bir bir kaybolmasına göz yumarsanız, şehirlerinize gelecek tek turist bulamazsınız.

Kültür ve Turizm bakanlığı ile yerel yönetimlere ise şu uyarıyı yapmak istiyorum. Bu üç şehrin eski yerleşim yerlerine araç trafiğini yasaklayın ve yakın yerlere çok katlı ve modern mimaride otoparklar yapın. Çünkü bu kadar tarihi potansiyeli olan alanlarda araç yoğunluğu nedeniyle insanlar ne tadını çıkara çıkara gezebiliyor, ne sindire sindire tanıyabiliyor. Böyle giderse bacasız sanayi turizm büyük darbe alır. Benden söylemesi, sizden gereğini yapması.

Sevgiyle kalın.

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir