MEDYA21– CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü’nün 4. yıldönümü nedeniyle konuşmasına Adalet Yürüyüşünü hatırlatarak başladı. Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:
“Adaleti sağlayacağız. Yürüyüşü düşünürken hep duygulanırım. Nasıl yürüdüm ben? Demek ki adalet duygusu bu kadar güçlü bu toplumun vicdanında. Bizler beraber yürüdük. 83 milyon adına yürüdük. Bu toplum adalete susadı. Adalet istiyoruz. Eğer bir ülkenin hapishaneleri tıka basa doluysa, 10 kişilik koğuşlarda 25-30 kişi kalıyorsa bir sorun var demektir. Eğer devleti yönetenler adaletten uzaklaşmışlarsa, bırakın adaleti getirmeyi, adaletsizliği perçinliyorlarsa bu ülkede bir sorun var demektir.
İki su getirdim. Biri Ergene Nehri’nden içilecek su, diğeri bizim kirlettiğimiz su. Kim bu hale getirdi? Doğanın da adaleti var. Ergene’nin suyu içilecek halde diye toplantı yapıyorlar. Buyurun için. Dün çekilen fotoğraf. Bu halde. Eskiden bu suda balıklar vardı, insanlar çocuklar yüzerdi. Ne oldu da bu hale geldi Hak, hukuk, adalet dedik. Bunu sağlayacak olanlar toplumun vicdanıdır. Ergene Havzası 53 belediyenin havzasını kapsıyor. Fotoğraflar acı. Cezalar yetersiz, ağır cezalar getirin ki nehir kirlenmesin diye öneri getiriliyor. Gelmedi. Niçin? Yürütme organı TBMM’yi dinlemiyor ki. Kimyasal arıtma yapılmasını istemiyor. Yürütme organı kim Erdoğan. Tekirdağ’a gittiğinde ise dünyanın en büyük yalanını söylüyor.
Bu suda yüzen balıkların, sudan içen kuşların, etrafındaki çayır çimenin hakkı var. Adalet diyoruz güzel de gereğini yapmıyoruz. Marmara’da önce toplu balık ölümleri oldu. İki gün gazeteler yazdı, unutuldu. Arkasında kırmızıya büründü. Arkasından yeşile döndü. Gazetelerde gördük, unutuldu gitti. Deniz anası. Unuttuk gitti. Marmara Denizi’nde 124 tür balık vardı. Kalmadı. Marmara Denizi’ni çökertme havuzu gibi gördüler. Bütün kirlilikler buraya aktı. Doğayı seviyorlarsa deşarjı durdurmaları lazım. Doğa haklarını korumak adaleti korumaktır.
BELEDİYE BAŞKANI’NA SALDIRI
Didim Belediye Başkanımıza 5 kişi sopalarla saldırdı. Niçin biliyor musunuz? Didim’de yapılan iki tane kule var. Didim’e ihanet edilmesini istemiyor bizim belediye başkanımız. “Yıkacağım yasa dışı yapılan yerlerin tamamını yıkacağım” diyor. Sen misin yıkmak isteyen? Önce havuz medyasının gazetesi yani Sabah Gazetesi belediye başkanımıza iftira attılar. “Didim Belediye Başkanı tutuklandı” diye manşet attı. Halbuki böyle bir şey yok. Peki gazete özür diledi mi? Dilemez. Çünkü özür dilemesi için ahlak sahibi olması lazım. Ahlaksız bir adam özür diler mi? Dilemez. Bunu söylüyorum ki bakalım yarın ne yazacaklar. Bu belediye başkanımız direndi ve ben bunları yıkacağım dedi. Yıkım ihalesi açtı kimse korkudan ihaleye girmedi. Sonunda bir cesur adamı buldular. Ve dün akşam saldırıya uğradı. Belediye başkanımızın sağlığı yerinde. Mücadelesini Didimliler için yapsın.
“HARAM OYA İHTİYACIMIZ YOK”
O kadar açlar ki. Hırsız olan açı doyurmak mümkün değildir. Milyonlar işsizken, milyonlar asgari ücretle çalışırken, saray beslemeleri 4-5 yerden maaş alıyorlarsa ben AK Partiye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Sizin adalet anlayışınız, vicdanınız bunu kabul ediyor mu? Ya yolsuzlukların ortağı olacaksın sandığa gidince ya da adaletten yana olacaksın. Sakın ola ki kul hakkı yiyen hiç kimse CHP’ye oy vermesin. Haram oya ihtiyacımız yok. Bir kişi düşünün karısı Cumhurbaşkanı başdanışmanı. Arkeolog ama Merkez Bankası banka meclis üyeliğine seçiliyor. Ne işi var arkeologun orada? Kazı mı yapacak, 128 milyar doları mı arayacak orada? 128 milyar dolar gitti. Nereye gitti? “Bu soru sorulur mu?” diyor! Soruyoruz, cevap vermiyorlar. Araştıralım diyoruz “Araştıramazsınız” diyorlar. Bu mudur adalet?
Rüşvet alan bir kişi nasıl olur da Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edecek bir makama atanır? Nerede var böyle bir adalet? Haramzadeler, devleti ele geçirmişse, devleti soyulacak bir organ gibi görüyorlarsa bayrak ve vatanın hiç önemi yoktur. Ülkücü kardeşim, MHP’ye, AK Parti’ye oy veren kardeşim, rüşvetçinin büyükelçi tayin edildiği bir devlet göster bana? Tek örneği var, Türkiye Cumhuriyeti.
Şehit ve gaziler için yardım kampanyaları başlatıldı. Gayet güzel. Şehitlere ve gazilere verilecek paranın üstüne çöktüler. AK Partiye oy veren, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Şehitlerin ve gazilerin parasına çöken bir devlet adaletli olur mu? Hırsızlık değildir de bu nedir?
MAN ADASI
Hepimiz vergi veririz. Devleti yönetenlerin de vergi vermesi lazım. Devleti yönetenlerin vergi kaçırma gibi bir hakları yoktur. Man Adası’nda Erdoğan’ın ailesi dünyanın parasını kazandılar. Niye Man Adası’nda 1 Sterlinlik şirket kuruyorlar. Çünkü oradan gelecek paralarda vergi 0. Ekmek alırken vergi veriyor vatandaş sen Man Adası’ndan para getirirken vergi vermiyorsun.
Devleti yönetenler ve ailesi Man Adası’nda milyon dolarları getirirler bir kuruş vergi vermezler. Devlete vergi vermemek için dümen çevirmek ne zamandır adalet oldu?
“KÜFRETTİKÇE İHALE ALDI”
Beşli çeteden birisi milletin anasına küfretmişti. Adam küfrettikçe aldığı ihale arttı. Ne kadar çok millete küfür, o kadar fazla ihale. Bu mudur adalet? Ananıza, babanıza küfür edecekler devletin bütün imkanlarını vereceksiniz onlara. Bu mudur adalet? Bu haramzadelerin ne kadar vergi verdikleri belli değil. Ayrıca bu haramzadelere dolar üzerinden garanti veriliyor. Geleceğini garanti altına alıyorsunuz. Türkiye’de kazandıkları dolarları yurtdışına götürüyorlar. Biz bunlar için mi yürüdük?
Savunma Sanayii müşteşarı, Bodrum’da tatil yapıyor. Bodrum’da yaptığı tatilin masrafını kim karşılıyor? O otel el değiştirdi. Otele tankla geldiler. Mafyanın emrinde bir tank düşünebiliyor musunuz? Bu mudur adalet? Bir otele tank girecek, sahibini tehdit edecek ve otele çökecekler. Bu beyefendi de o otelde kalacak. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime sesleniyorum. Sizin inancınız buna evet diyor mu?
“RÜŞVET ALANI ÇOK İYİ BİLİYOR”
AK Partili ve MHP’li kardeşlerime seslenmek isterim; siz hiç merak etmiyor musunuz her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiyi? Bu kişi AKP’nin kilit noktası. Gazeteler her gün yazıyorlar. Hiç demiyor musunuz, ‘bu devlet böyle yönetilmez.’ Rüşvet alan belli, rüşveti veren belli. Ama beyefendi diyor ki, ‘ben elçiyim.’ Yani parayı ben aldım daha üst makama verdim diyor. Kim o? Rüşveti ortaya çıkarmak devletin namusudur. İçişleri Bakanı ‘burada rüşvet var’ diyorsa bunu ortaya çıkarmak devletin namusudur. Erdoğan hiç sormuyor bu soruyu. Erdoğan rüşveti alanı çok iyi biliyor. Eğer onu ortaya çıkarıp görevine son vermezse rüşvet çarkının bir parçasıdır.
Açıklama yapıyor Erdoğan, ‘suç örgütleri bir açıklama yapmışsa bunlar üzerinden tartışma yapmayız’ diyor. Açıklamayı yapan suç örgütü değil ki, bu ülkenin İçişleri Bakanı. Bütün bu pislikler oluyor, devleti yönetenler devlete vergi vermemek için her türlü numarayı çekiyorlar. Biz bunu söylediğimiz zaman ‘neymiş, devlet açmış, buyurun siz doyurun’ diyor. Bizim doyurmamız için senin oradan ayrılman lazım. Devleti yönetme makamı haksızlıkları telafi etme makamıdır. Zaten seni doyurmak bir sorun. Türkiye’nin temel sorunu seni ve beslemelerini doyurmak. Doyamıyoruz sizi. Milyarları, dolarları veriyoruz doymuyorsunuz.” Kaynak: CUMHURİYET