MEDYA21- Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, mafya-devlet-medya denkleminden üreyen kirli-şaibeli ilişkilerin adeta şahlanışa geçtiğini söyledi. Davutoğlu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik açıklamalarını hatırlatarak, “Buradan açıkça çağrıda bulunuyor ve ilan ediyorum ki; bu durumu ancak bir ‘Temiz Eller Operasyonu’ sözde değil gerçek bir ‘Temiz Siyaset’ çıkışı temizler. Bugün her zamankinden daha çok gerçek bir ‘Temiz Siyaset Devrimi’ne ihtiyacımız var. Öncelikle başta İçişleri Bakanı olmak üzere, sorumluların istifa etmesi gerekir” dedi.
“BİR KEZ DAHA LANETLİYORUM”
Haftalık basın açıklamasında Davutoğlu, “Her şeyden önce işgal rejiminin Gazze’ye yönelik vahşi saldırılarında ailelerini yitiren, şehitler ve gaziler veren tüm Filistinli kardeşlerime Cenab-ı Haktan sabırlar diliyor; onların bu kutlu direnişlerinde yanlarında olduğumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyorum! Irak’ın kuzeyindeki hain terör saldırısında şehit olan kahraman askerimiz Uzman Onbaşı Yasin Özdamar başta olmak üzere, ülkemiz şehitlerine de Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Devlet ya da örgüt kisvesine bürünmüş uluslararası teröre karşı şehit verdiğimiz tüm kardeşlerimin ruhları şad, mekanları cennet olsun. Bu vesileyle; bir yandan masum insanların topraklarını gasp ederken, diğer yandan hayatlarını çalan; bayram sürecinde 41’i çocuk 23’ü kadın 145 Filistinli kardeşimizi katledip 1100 kişinin yaralanmasına sebebiyet veren; Uluslararası basın kuruluşlarının binalarını bile vurarak dünyaya da meydan okuyan ırkçı Siyonist rejimi bir kez daha lanetliyorum” dedi.
“HEP BİRLİKTE ŞAHİT OLDUK”
Davutoğlu şunları söyledi: “İçişleri Bakanlığı makamında oturan birinin, kendi ifadesiyle bir suç örgütü liderinin iddialarına yönelik sözde savunmalarına, cevap adı altındaki hedef saptırmalarına, sapla samanı birbirine katıp gerçekleştirdiği iftiralarına hep birlikte şahit olduk. Şimdi soruyoruz kendilerine; iddialar karşısında günlerce susup mübarek Ramazan Bayramı konuşmak zorunda kalmak hangi endişenin ürünüdür? Kudüs ve Gazze İşgalci rejim tarafından saldırılar altında iken, mübarek bayram günü memlekete huzur ve güven verecek, iç dayanışmayı sağlayacak ve İslam dünyasına moral olacak açıklamalar yapmak yerine, çete liderinin ithamlarına cevap vermesi aklının nerede kaldığını göstermektedir. Kişi kendinden bilirmiş! Mitinglerde şov yapmasına izin vermek, iktidarı eleştirenlere karşı tehditler savururken sus pus olmak ve destek vermek, Hakkında soruşturma yapıldığı günlerde dahi kendisine koruma polisi tashih etmek, bu koruma polislerinin kendisiyle birlikte yurtdışına gitmesine göz yummak, ayran içip ayrı düşünce de hedef saptırıp muhalefeti suçlamak, tam da bu kara düzen sistemin memuruna yakışır bir tavır olmuştur! Muhatap kendileri iken, muhalefetten çete liderine abi, abla, hoca tayin etmek ne tür bir aklın, hangi seviyede bir sıkışmışlığın ürünüdür?Hukuk devleti kara düzene teslim olmuş, kurallar ve kurumlar tarumar edilmişken, Kokain baronlarının kim olduğu merak edileceği yerde dedikodu, iftira ve hedef saptırmanın adı siyaset olmuştur!
5 TON KOKAİN
Elleri arkada türbe ziyareti yapanlar tv şovlarının konusu olurken, nasıl olup da 5 ton kokainin hesabı sorulmaz, yandaş tek bir haber kanalı bununla ilgili haber yapmaz! Bakın buradan uyarıyoruz; Bu uyuşturucu trafiği konusu eğer ciddi biçimde soruşturulmaz ve sorumlular Türkiye’de yargılanmazsa, tıpkı Rıza Zerrab olayında olduğu gibi ülkemizi uluslararası arenada ciddi sıkıntılara sokacak; aleyhte gelişmelerin ileride dağ gibi önümüze yığılmasına sebebiyet verilecektir.
“CUMHURBAŞKANINA DA İHANET ETTİ”
Zarrab olayı baş gösterdiğinde aynı uyarıları yapmış, sorumluların bizim ellerimizle, burada, ülkemizde, bizim mahkemelerimizde yargılanması gerektiğini salık vermiştik ama maalesef sözümüzü dinletememiştik! Biz tam bir öngörüyle bu uyarıları yaparken sayın cumhurbaşkanı Rıza Zarrabı hayırsever olarak ilan ediyordu. Ne oldu? Rıza Zarrab sadece vatandaşı olduğu aziz ülkemize değil Cumhurbaşkanına da ihanet etti. İşte gelişmeleri hep birlikte izliyoruz.
Ülkemiz üzerinde nasıl Demokles kılıcı gibi sallandırıldığına, şantaj malzemeleri haline getirildiğine ibretle şahitlik ediyoruz. Ülkemizi ilgisiz bambaşka meselelerde rehin tutma gayretlerini, dış ilişkilerde tavizlere zorlanma çabalarını, haklı olduğu konularda bile elini güçsüz kılma taktiklerini, millet olarak ibretle müşahede ediyoruz. Peki neden? Kim, kimler için?
Bir avuç menfaatperest, elde ettikleri rantı kendi aralarında dönüp dolaştıran dar bir klik için 85 milyon olarak haketmediğimiz bir bedeli ödemeye zorlanıyoruz. Şimdi aynı hatalar burada yapılmamalıdır!
Gerekli soruşturmaları açıp bu sürecin Susurluk’tan beter bir hale bürünmesine engel olmalıdır! Suçun ve suçlunun kişisel kompleks ve iç hesaplaşmalara göre değil, hukuk devleti ilkelerine uygun şekilde gerçekleşmesi için yargının bağımsız hareket etmesine izin vermelidir! Eğer bütün bunları yapacak kadar eli temiz değilse, bu süreçleri yönetmeye cesaret gösterenlerin de sesleri kısılacaksa yapılması gereken şey istifa etmektir!
“DEVLET KRİZİYLE DE KARŞI KARŞIYAYIZ ARTIK”
90’larda kendilerine devlet diyenlerin, ellerini kollarını İsrail gibi kirli odaklara kaptırıp açık-örtük darbelerle iştigal ettikleri dönemlere ne kadar benzer hale geldik! “Susurluk-darbe-ekonomik-sosyal kriz-deprem” döngüsünde olduğu gibi, salgın krizi-ekonomik kriz derken daha da derinleşerek girdabını büyütecek olan bir devlet kriziyle de karşı karşıyayız artık.
Yalıkavak’tan İkizdere’ye kadar adeta tek devlet-tek şirket görüntüsü çıplak şekilde önümüzde arz-ı endam ediyor. 2000’lerde vesayet sistemi lehine meclisten çekilen bir şahsın, 90’ların kirli odaklarıyla boy fotoğrafları verdikleri bir vasata ne ara ulaştı bu memleket !?
MEHMET AĞAR YORUMU
90’larda nasıl bir rol ifa ettiği belli olan, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’ya “o tuğlayı çekersek bütün bir duvar çöker” diyen bir şahsiyetin, eski bir İçişleri Bakanı’nın, yüksek döviz geliri getiren bir yere çökmesini sorgulamak için bir çete reisinin konuşması mı gerekiyordu?
‘AŞILANDIM’ VİDEOSUNA TEPKİ
Yayınladıkları videoları, ertesi gün kendi elleriyle yayından kaldırmaktalar! En sonuncusu, devede kulak turizm geliri için vatandaşların onurunu ayaklar altına aldıkları “aşılandım” videosu oldu.
“Turiste yakın olanlar aşılanacak” deme onursuzluğundan sonra vatandaşı kedi-köpek misali ‘aşılandım’ maskeleriyle dünya aleme rezil ettiler! Rezil etmekle kalsalar iyi; rakamlarla oynayarak vatandaşını kandırdığını zannederken, dünya alemi sersem zannetme gafleti de turizm politikalarına bir sekte daha vurdu! Avrupa’nın en önemli kupa finali ve Formula 1’in iptaliyle, devletin ve milletin onurunu bir kez daha ayaklar altına aldılar. Rakamlarla oynama kumarı iflas etti!
Üstüne 1 milyon aşı geldi müjdesiyle millete bayram şekeri uzattılar! Daha önce onlarca kez yalanladıkları açıklamalarına, şimdi de 3 vakte kadar aşı üretimi için kollarını sıvadıkları kehanetini eklediler!
“Rusya’ya göndermişler”
Şimdi de bugün aşı tedariği için Turizm Bakanını ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsünü Rusya’ya göndermişler.
Aşı tedariği bilimsel olarak Sağlık Bakanlığı’nın ekonomik olarak Ticaret Bakanlığı’nın işidir. Aşı tedariği için Sağlık Bakanı yerine Turizm Bakanının gönderilmesi halkın sağlığını da nasıl araçsallaştırdıklarının çarpıcı bir işaretidir.Mesele Rusya’dan turist gelişini sağlamaksa çok geç kaldılar. Turistleri Türkiye’ye çekmenin tek etkili yöntemi vaktinde aşılama işlemini tamamlamaktı; yapamadılar! Krizdeki turizm sektörüne yardımcı olmanın en etkin yolu ise vaktinde hibe ağırlıklı destek paketlerini devreye sokmaktı; yapmadılar! Gereksiz MB Başkanı değişiklikleri ile yüzmilyarlarca TL nı israf etmeselerdi, eldeki kıt kaynakları üç beş çıkarcı yandaşa çarçur etmeselerdi Turizm sektörüne gerekli desteği sağlar ve ülkeyi böylesi komik duruma düşürmezlerdi. Turizm sektörü ile ilgili önlemleri içeren önlem paketini bu Perşembe günü yayınlayacağımız “Milletin Sesi, Geleceğin Reçetesi” videosunda halkımızla paylaşacağız.”
Kaynak: T24