KALP SAĞLIĞINIZI KORUMAK İÇİN STRESTEN UZAK DURUN

Dünyada hala en sık görülen ölüm nedenlerinin başında kalp damar hastalıkları geliyor. Kalp damar hastalıkları ayrıca kalp yetmezliği, kalp ritim ve kapak bozuklukları, felç ve böbrek yetmezliği gibi kalpte ve başka sistemlerde de hasarlara neden olarak hastaları ciddi şekilde etkiliyor.

Uzm. Dr. Salih Şahinkuş, hastaların tedavinin yanı sıra kendilerine önerildiği şekilde hayatlarına devam etmelerinin çok önemli olduğunu, ancak daha da önemlisinin kalp damar hastalıklarına yakalanmamak için çaba göstermek olduğunu belirtti. Uzm. Dr. Şahinkuş, kalp damar hastalıklarındaki risk faktörlerini ve bu hastalığa yakalanmamak için nelere dikkat etmek gerektiğini ifade etti.

Genetik ve ailesel hastalıklar, kalp damar tıkanıkları için bir diğer önemli risk faktörü olduğunu anlatan Uzm. Dr. Salih Şahinkuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genetik pıhtılaşma bozukluklarının tanı konulması zordur. Ancak ailede yaygın damar hastalığı öyküsü varsa veya erken yaşlarda damar hastalığı görülmekte ise araştırılması gerekir. Anne, baba ve kardeşler gibi özellikle birinci derece yakınlarınızda damar hastalıkları var ise sizin de maalesef damar tıkanıklığı riskiniz artar, bu nedenle kendinize daha dikkat etmelisiniz.”

SİGARA KULLANIMI ÖLÜM RİSKİNİ ARTIRIYOR

Uzm. Dr. Şahinkuş, sigara ve benzeri tütün ürünleri kullanımının, kalp damar hastalığı için risk faktörü olduğu kanıtlandığının altını çiziyor. Uzm. Dr. Şahinkuş, Sigara kullanımının kalp, beyin, şah, bacak gibi sistemik damar tıkanıklarına neden olduğunu, hastalık esnasında ölüm ya da sakat kalma riskini arttırdığını ve iyileşme sürecini uzattığını belirtiyor. Damar tıkanıklarının tek nedeni sigara olmadığını anlatan Uzm. Dr. Şahinkuş, “Ancak sigara içmiş hastanın kalp krizi esnasında hayati riski 2-3 kat artıyor, ki bu azımsanacak bir durum değil. Sigara kalp krizi ve damar tıkanıklarının kesin ve en büyük nedenlerindendir” dedi.

Hipertansiyon (Tansiyon yüksekliği), şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliği de damar tıkanıklarına neden olan sistemik kronik hastalıkları arasında yer alıyor. Uzm. Dr. Şahinkuş, bu hastalıkların toplumda hem en yüksek oranda görülen hem de kontrol altına alınamadığı zaman vücuttaki her organı, her damarı etkileyebilecek kronik hastalıklar olduğuna dikkat çekti.

Şahinkuş, bu hastalıklardan herhangi birini sahip hastaların, doktorlarının vermiş olduğu tedaviye, önerilen rutin muayene ve kontrollere ve yaşam tarzına maksimum uyumu sağlaması gerektiğinin altını çizdi.

SAĞLIKLI BESLENME VE EGZERSİZ RİSK FAKTÖRLERİNİ AZALTIYOR

Aşırı kilo ve hareketsiz yaşam tarzının çağımızın ve şehir yaşantısının getirmiş olduğu bir başka kalp damar tıkanıklığı risk faktörü olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Salih Şahinkuş, “Sağlıklı bir yaşam için bel çevresinin erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm altında olmasını istiyoruz. Vücut kitle indeksinizi internetten kolayca hesaplayabilirsiniz, bu değeriniz 30’un altında olmalı. Hatta 25’in altında olursa çok daha iyi… Ayrıca günlük en az 30 dakika yürüyüşü de öneriyoruz. Beslenme de büyük önem taşıyor. Düzensiz ve sağlıksız beslenme hem kronik hastalıklara hem de damar tıkanıklarına davetiye çıkarıyor. Hazır gıdaları mümkün oldukça hayatımızdan çıkarmak, ekmek-hamur işi-şerbetli tatlılar-pirinç pilavı-makarna gibi yoğun karbonhidrat içeren gıdaları daha seyrek ve daha küçük porsiyonlarda tüketmek gerekiyor. Zeytinyağını daha çok, tereyağını daha az, hazır margarinleri çok çok az kullanmak da şart. Meyve (şeker hastalarına önerildiği kadarıyla), sebze, salata ve ev yoğurdunu bol tüketebilirsiniz. Erkekler günde en az 8, kadınlar en az 6 su bardağı su içmeli,  kahve ve çayı fazla tüketmemelisiniz. Gece uyumadan önce son üç saat yiyecek ve kafeinli içecek tüketmemek sağlıklı beslenme ile ilgili temel önerilerimden… Sağlığımız için, topraktan gelen ürünleri sık, hayvanlardan gelen ürünleri daha az, fabrikasyon ambalajlı ürünleri oldukça az tüketmeliyiz” diye konuştu.

Uzm. Dr. Şahinkuş, düzensiz veya günlük 6 saatten az uyku, vücudun biyolojik ritmini etkileyerek damar tıkanıkları ve kalp ritim bozukluklarına neden olabildiğini ve bu nedenle düzenli ve günlük 6-8 saat uykunun önemine vurgu yaptı.