BİR ATLETİN YAŞAM HİKAYESİ..

MEDYA21- Dicle Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu öğretim görevlisi Abdülkadir Öz,  atletizme tesadüfen başladığını, kendisini ortaokul sıralarında beden eğitimi öğretmeninin keşfettiğini belirterek, “Ama şanssızlıklar yüzünden ortaokulda koşmak kısmet olmadı” dedi.

Atletizmde ve meslek kariyerinde istediği yerde olmadığını anlatan başarılı atlet Öz, hayat hikayesini anlatırken, şunları söyledi:

“Diyarbakır’da ortaokulda okurken beden eğitimi öğretmenimiz okulun bahçesinde bizi koşturdu. Dersten sonra beni çağırarak, ‘Seni kros takımına seçtim. 5 Nisan Atatürk’ün Diyarbakır’a gelişi sebebiyle yapılacak kros yarışmasına okulumuzu temsilen katılacaksın’ dedi. Bende çok sevindim antrenman yapmaya başladım. Maalesef yarışma iptal edildi. Ertesi yıl tekrar hazırlandım yine iptal oldu. Kısacası ortaokulda koşmak bana kısmet olmadı. Liseye başladığımda, İzmir Karşıyaka’da futbolculuk yapan beden eğitimi öğretmenimiz Atilla Egemen beni kros takımına seçti. Diyarbakır’da yılda 2 kros yarışması yapılırdı. İkisinde de birinci oldum. Daha sonraki yıl Atletizm Federasyonu tarafında deplasmanlı ‘doğu kros ligi’ projesi uygulandı. Doğu ve güneydoğu illeri önce kendi aralarında deplasmanlı şekilde yarışmalar yapar daha sonra tüm gruplar Türkiye şampiyonası adı altında toplanır, final yarışması yapılırdı. Ben bu yarışmalarda hep ilk üçe giriyordum. Bu yarışmalarda gösterdiğim başarı sayesinde atletizm hayatım başlamış oldu.”

MARATON İKİNCİSİ OLDU

Ankara’da 1988 yılında yapılan Balkan Atletizm Oyunlarında 20 kilometre yürüyüşte Balkan ikincisi olduğunu ifade eden Abdülkadir Öz, “Bu maratonda Mehmet Terzi birinci oldu. Atletizmin farklı dallarından yaklaşık 50 sporcu vardı. Madalya kazanan 2 sporcuyduk. Yarışmayı bitirdiğimde bütün kameralar etrafımdaydı. Benimle röportaj yaptılar; akşam ben ve Terzi, TRT  TV’de Kenan Onuk’un spor programına davet edildik. Ertesi gün otobüsle Ankara’dan Diyarbakır’a gitmek için yola çıktım. Dinlenme yerlerinde beni gören herkes dün gece TV’de seni izledik diyor, ardından sorular soruyorlardı. Eve geldim bütün komşular bizim eve beni tebrik etmeye geldiler. İnanılmaz bir duygu, inanılmaz bir mutluluktu. O günden sonra hep şanslı olduğumu düşündüm; çünkü hayatta en iyi olduğum şeyi bulmuştum” diye konuştu.

BESYO’YA SINAVSIZ YERLEŞTİ

Amatör sporculara 80’li ve 90’lı yıllarda günümüze göre daha fazla değer verildiğini de ifade eden Öz, Dicle Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okuluna  milli sporcu olma ve uluslararasında madalya kazanmasından dolayı YÖK tarafından sınavsız yerleştirildiğini açıkladı. Öz, hayat hikayesini anlatmaya şöyle devam etti:

“Diyarbakır PTT spor kulübünde de çalıştım. Birkaç sporcumu da PTT’‘de işe alma şansım oldu. 90’lı yıllarda terörün en yoğun olduğu dönemde spor yapardım ve gençleri spora yönlendirirdim. Birçok genci o dönemde Atletizm milli takımına kazandırdım. 1991’de en büyük kazanımlarımızdan biri Üniversiteye yerleştirilmek oldu. Elliye yakın çalıştırdığım sporcu varıdır; hepsi şu an eğitici ve üst seviyede antrenör.  Tokyo 2020’ye Diyarbakır’dan 4 sporcu katıldı, 3’ü atlet antrenörleriydi. Bunlardan Çetin Arslan daha önce çalıştırdığım sporcumdu. Şimdi o da olimpiyatlara sporcu yetiştiriyor. Madalya kazandığım dönemlerde defalarca cumhuriyet altınlarıyla ödüllendirildim. Farklı mesafelerde 13 kez Türkiye rekorunu kırdım. 22 yıl boyunca kesintisiz milli takıma seçildim. Balkan, Avrupa ve Dünya yürüyüş kupalarında birçok uluslararası madalya kazandım. 2 kez milli takım kafile başkanı olarak yurt dışına gittim. Toplam 73 kez milli takımda görev aldım. Atletizm Federasyonunda 2004-2012 yılları arasında Mehmet Terzi’nin Başkanlığı döneminde Teknik Kurul üyeliğini, Milli Takım Koordinatörlük görevini yaptım. Oryantiring Federasyonunda 2008-2012 yılları arsında Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum.”

GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARTMAK

Başarılarla dolu spor yaşamında uhdesinde kalanları da dile getiren Abdülkadir Öz, “Türkiye’de sporu daha ileri düzeye getirmek için, geçmiş uygulamalardan ders çıkartmak, mevcut uygulamaları tartışmak ve geleceğe yönelik projeler üretmek gerekir. Spor kültürünü geliştirmek, kitlelere yaymak lazım.  Sağlıklı, dinamik, enerjik, düşünebilen, hayal gücü yüksek, üretken, değer yargılarına saygılı geleceğimizin teminatı olan gençliğin oluşumu ancak spor kültürüyle ivme kazanır. Tüm bu kriterleri gerçekleştirmek için, Spor Bakanı veya üst seviyede spor yöneticisi olmak isterdim” ifadelerini kullandı. HABER MERKEZİ

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir