POPÜLİZM

Yazıma öncelikle popülizmin tanımı ile başlamak istiyorum.

Nedir popülizm ?

Popülizmin kelime anlamı, halkçılık manasına gelir. Bir sanat felsefesi olarak natüralizmin basitleştirilmiş şeklidir. Bu sanat akımı XX. yüzyılın başlarında, Fransız yazarı A. Therive ile L. Lemonnier tarafından başlatılmıştır.

Ayrıca toplumdaki seçkin ve bilinen elit tabaka tarafından, toplumun isteklerinin ve çıkarlarının engellediğini, çıkarlarının doğrultusunda yapılması gerekenin yapılmasına izin verilmediği, istek ve çıkarlarının yerine getirilmediğini  varsayan ve devlet organlarının bu seçkin elit tabakanın etkisinden çıkarılıp toplumun  yararına ve toplum olarak gelişmesi için kullanılması gerektiğini anlatmaya çalışan siyasî bir felsefe veya söylem biçimidir. Yani popülist bir kişi söyleyeceklerini ve konuşmalarını,  toplum içindeki bireyin ihtiyaçları doğrultusunda,  ekonomik ve sosyal gereksinimlerine yönelik olarak hazırlayan kişidir. Popülizm 1980’li yıllardan beri çeşitli politik ideolojileri beraberinde getirmiştir. Bu ideolojilerin gelişmesine yardımcı olan bir söylem biçimi olduğu ise birçok ciddi çalışma alanlarında tartışılmaktadır. Günümüze bakıldığında popülist hareketleri savunan liderlerinin görüşleri hem sol hem de sağ görüşlüler arasından çıktığı gözlemlenmiştir. Yani popülistliğin siyaseti daha açık bir şekliyle sağı ve ya solu yoktur. Her kesimden insanı bünyesinde barındırır.

Popülist hareketlerin liderleri çoğunlukla büyük şirketlerin gücüne karşı koyacaklarını, olması gerekenleri yapmayanları yani  “yozlaşmış” seçkinleri temizleyeceklerini ve “önceliği halka“ vereceklerini iddia ederler.

Popülizm genelde rejim karşıtı siyaseti içerdiği gibi özellikle sağ eğilimlerde milliyetçilik, jingoizm, ırkçılık veya köktendincilik ile birleşebilir.[1] Popülistlerin çoğu ya ülkenin belli bir yöresine ya da toplumun belli bir sınıfına (emekçi sınıf, orta direk, veya köylüler/çiftçiler gibi) hitap eder. Kullandıkları söylem sıklıkla ikilik yaratma üzerinedir ve halkın çoğunluğunu temsil ettiklerini söylerler.

29 Ağustos 1929 tarihli l'(Euvre dergisinde yayımlanan bildiriye göre, ilkin yalnız roman içİn düşünülen popülizm, burjuva ve salon psikolojisine, işsiz bir topluma mensup aydınların özentili tutumuna karşı çıkmak ve bilinçli bir şekilde, halktan insanlar safında yer almak iddiasındaydı.

Popülistliğin değişik yöntemleri bulunur. Popülizm genel olarak sürer durumun radikal olarak eleştirilmesiyle kendini gösterir ama sağ eğilimli ya da sol eğilimli bir hareket olarak güçlü bir politik kimliği yoktur. Yani sağcı popülistlik ya da solcu popülistlik olmaz. Buna rağmen popülizm sadece solcu , sağcı hatta merkez eğilimli görünümler almıştır. Yakın geçmişte ABD’deki muhafazakâr politikacılar popülist bir söylem içine girmişlerdir, Amerikan halkına “güçlü avukat lobisine”, “liberal seçkinlere” ve “Hollywood seçkin tabakasına” karşı direnmelerini söylemişlerdir. Yine yakın geçmişte Amerikan “sol kanat” politikacıları giderek artan bir şekilde popülist söylemlere girmiştir. Normalin aksine, Amerikan liberalizmi büyük şirketlere karşı gelen bir politika izlemektedir ve bu şirketlerin kârı insanın önüne koyduğunu ve şirketin gereksinimine göre hükümetin işleyişine müdahale edildiğini savunmaktadır. 2004 yılı başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı John Edwards’ın kullandığı “iki Amerika” deyimi oy verenlere yönelik popülist girişime bir örnektir.

Popülistler bazı politikacılar tarafından toplumda oldukça demokratik ve olumlu bir güç olarak görülmesine karşın, siyaset bilimdeki bazı önemli çalışmalarda popülist kitlesel hareketlerin gerçekçi olmadığını ve siyaset sahnesini kararsız bir ortama sürüklediği belirtilmektedir. Margaret Canovan bu iki karşıt görüşünde hatalı olduğunu savunmakta ve dünya çapında çağdaş popülizmi “tarımsal” ve “siyasal” olarak iki ana bölüme ve 7 alt sınıfa ayırmaktadır:

  • Tarımsal popülizm
  • Ticarî ürün yetiştiren ve köktenci ekonomik istekleri olan çiftçilerin hareketi, 19. yy. sonlarındaki ‘’’’US People’s Party’’’’ gibi oluşumlar.
  • Geçim koşulları içim köylü hareketleri, I. Dünya Savaşı’nın sonrasında Doğu Avrupa’daki Doğu Avrupa Yeşil Ayaklanma milisleri gibi oluşumlar.
  • Ağır şartlarda çalışan çiftçi ve köylülerin koşullarını hüzünlü bir şekilde romantikleştiren entelektüellerin kurduğu köktenci tarımsal hareketler, Rus ‘’narodniki’’ gibi.
  • Siyasal popülizm
  • Popülist demokrasi, halk oylamaları gibi reformlarla siyasi katılımcılığın artırılmasını savunmak gibi.
  • Politikacıların birleşik bir cephe kurmak ve çoğunluğu yakalamak için ideolojik olmayan “halka yönelik” söylemlerle yaptığı popülizm.
  • Gerici popülizm, George Wallace’ın beyazların büyüyen tepkisini kullanması gibi.
  • Popülist diktatörlük, Arjantin’de Juan Perón tarafından kurulduğu gibi.

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir