ŞEYTANA LANET OLSUN!

Zor zanaat…Sen kalk binlerce kilometre uzaklardan gel ve bu kadim topraklara, medeniyetlerin beşiği, dinlerin, dillerin, ırkların kardeşliğinin yaşandığı bu muhteşem şehre aşık ol! Her gün yeniden keşfet ve her gün yeniden sev…

Malum, insan sevdiğini sahiplenir. Fakat bu kentin o kadar çok seveni var ki; sevginizi ispatlamak öyle kolay değil! Hoş, kimseye de ispatlamak zorunda da değilsiniz. Sevgi, kimsenin tekelinde olamaz. Sevgi yürektedir. Zaten sevmek için de yürek gerekir.

Ben bu şehri seviyorum.

Diyarbakırlıyı da, bu kadim kentten ona miras kalan geleneklerine, örf ve adetlerine, tarihine, diline ve diğer tüm değerlerine sahip çıktığı için seviyor ve takdir ediyorum.

Diyarbakırlı, merttir.

Diyarbakırlı, cömerttir.

Coğrafyası gibidir, yüreği yaz sıcağını aratmaz.

Yeri geldiğinde de kışı gibi serttir.

Dürüst, sözünün eridir.

Söz verip de sözünü tutmayana, dün dediğini bugün unutana, dün yaptığını bugün inkar edene asla ve asla sahip çıkmaz.

Sen doğru olursan bağrına basar.

Eğri isen vay haline…

Diyarbakırlının yaşamı, bir duygu seli gibidir.

Sevgisini, aşkını, kinini, öfkesini, merhametini hep en uçlarda yaşar.

Destanlar kentidir Diyarbakır.

Bu destanlara konu olan ve onları yaşayanlar da Diyarbakırlıdır.

Derler ki, “Şeytansız tek kent, Diyarbakır’mış”.

Eski zamanlarda her kentin bir şeytanı olduğuna inanılırmış.

Diyarbakır’ın şeytanı da BOZGUNCU imiş.

Diyarbakır halkını birbirine düşman etmek, başlıca marifeti imiş.

Bu şeytan her seferinde emeline ulaşır ve büyük bir zevkle birbirine düşman ettiği halkı seyrederek keyiflenirmiş.

Diyarbakır halkı çaresiz kalmış.

Ne yaparlarsa yapsınlar, bir türlü bu şeytanla baş edemezlermiş.

Günlerden bir gün Diyarbakır’a yolu düşen bir evliya; halkın haline acımış ve bozguncu şeytanı yakalayarak bir demir parçasına dönüştürmüş. Ve sonra da bu demir parçasını İç Kale kapısının sol üst yanına zincirlemiş. Böylece Diyarbakır ve Diyarbakır halkı bu şeytandan kurtulmuş olur. Ve Diyarbakır; Şeytansız tek kent olur. Yakın zamana dek herkesin bu demir parçasına tükürerek, “Şeytana lanet olsun” deyip kente girdiği de söylenenler arasındadır.

Ve gerçekten de “şeytana lanet olsun”… Böylesine bozguncu şeytanlardan Allah hepimizi korusun. Diyarbakır’ın bir daha asla “şeytanı” olmasın… Şeytan olmaya çalışanları da barındırmasın. İki ayaklı insan suretindeki şeytanlar asla ayak basmasın.

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir