YEDİ UYURLAR/ASHAB-I KEHF  (2)

Kuran-ı Kerimde Ashab-i Kehf süresi şöyle der; “Karanlığa taş atar gibi, “Mağara ehli üçtür, dördüncüleri köpekleridir.”  Yahut, “Beştir, altıncıları köpekleridir.” Veya “Yedidir, sekizincileri köpekleridir.” De ki: “Onların sayısını en iyi bilen Rabbim’dir. Onları pek az kimseden başkası bilmez.” Bunun için ey Muhammed! Onlar hakkında, bu kısaca anlatılanların dışında, kimseyle tartışma ve onlar hakkında kimseden bir şey sorma” (Kehf Sûresi 22. Âyet Meâli)

Ashab-ı Kehf… Yüzyıllar sürecek uyku hali ve günümüze dek unutulmayan bir hikâye. İman ettiklerine olan bağlılığın sonrasında dönemin hükümdarına karşı geri adım atmayan yedi insan… Uyku halinde geçen 309 yıl ve sonrasında 309 yılı bir gün olarak tahayyül eden idrak. Mükemmeliyetin şahikasında sembol yedi isim: Yemliha, Mekselina, Mernuş, Debernuş, Misilina, Keşeftetayus, Sezernuş,…

Bu isimleri yalnız bırakmayan Kıtmîr. Prens olma hayallerini, komutanlık hayallerini sadece inançları gereği reddeden 6 gencin, Dakyanos’a karşı direnmesiyle meydana gelen ölümsüz, unutulmaz mucize… Kaynaklarda isimlerin sayısı hakkında kesinlik olmasa bile beş diyen var, altı diyen var, sayıyı yediye tamamlayan bulunmakta. Bu isimleri taşıyanlarla görüşmek mümkündü, yıllar öncesi…

Halen Yemliha, Sezernuş, Debernuş ismini taşıyan vardır, bildiğimiz kadarıyla. Halen bu isimlere saygıyı elden bırakmayan dünüyle bu gün arasında köprü kuran anlayış hâkim. Roma döneminin seçkin isimlerinden altı genç, aynı biçimde efendisinin zulmünden bıkan çoban ve köpeği… Bu gençlerin ilahlık taslayan hükümdara karşı çıkışları sonrası esarete geçiş yılları. Kendileri “İlahsın” dese hürriyete açılan kapılar olacak. Onlar biliyor ki hürriyete açıldığı söylenen bu kapı, kapılar esaretin kapısıdır. Aslında Nemrut ve onunla gelişen olayların bir başka biçimi gibidir Dakyanos ile Ashab-ı Kehf ehli arasında gelişenler. Gücün karşısında haklı olan güçsüzlerin karşı koyamaması ve sonrasında kaçış…

Tarih boyunca zalimin zulmundan kaçışlar olmuştur. Buna “Hicret” denilmiş İslam Tarihi’nde… Kimi zaman sarp dağlara sığınılmıştır; Hira’da olduğu gibi. Bazen her dağın hikâyesi anlatılır, kendisine sığınanlarla birlikte…Bazen de dağlar insanları alıp götürür; Sarıkamış’ta olan Allahuekber Dağları misali…

Anlatacağımız Ashab-ı Kehf’in hikâyesidir, yüzlerce yıl sonra. Elbette bunu bilenler bilir. Biz, olayları başlangıç noktası itibariyle değil Diyarbakır’da olan mekân ve bu mekânın Diyarbakır’a ait olma hususuna açıklık getireceğiz. Bu araştırma yazımızda konu kaynağımızın esasını Kur’an-ı Kerim’den Kehf Sûresi ve diğer yazılı kaynaklar oluşturmaktadır. Anadolu’nun diğer yerlerinde bulunduğu söylenilen beş mekânı yerinde görerek inceleyen kaynakların kanaatine göre  Kur’an daki ifadenin daha çok Lice’deki yeri gösterdiğine işaret ediyor.

Osmanlı Salnâmeleri’nde Lice’nin Derkâm (Deyr-i Rakiym) Köyü’nde Ashab-ı Kehf’in bulunduğu sürekli vurgulanmıştır. Bu mağarada tek bir kitabe, üç taş blok üzerinde yer almaktadır. Ashab-ı Kehf Dağı olarak bilinen bölgede sarp bir yerde bulunan mağara, “Ashab-ı Kehf Mağarası” olarak bilinir. Bu mağaranın beraberinde başka bir mağara daha bulunmaktadır.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir