• DOLAR
    %0,33
  • EURO
    %0,13
  • ALTIN
    %0,70
  • BIST
    %1,56
‘YOKSULLARI EVE ZENGİNLERİ TATİLE GÖNDERDİLER’

‘YOKSULLARI EVE ZENGİNLERİ TATİLE GÖNDERDİLER’

‘YOKSULLARI EVE ZENGİNLERİ TATİLE GÖNDERDİLER’ HABER MERKEZİ- HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, tam kapanmayı değerlendirirken, kapanma meselesi aslında iktidarın, yine yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları bir tabloyu gözler önüne serdiğini belirterek, “Yoksulları eve, zenginleri tatile gönderdiler” dedi. TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ‘tam kapanma’ sürecini eleştirdi. Bir seçmenin […]

‘YOKSULLARI EVE ZENGİNLERİ TATİLE GÖNDERDİLER’

HABER MERKEZİ- HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, tam kapanmayı değerlendirirken, kapanma meselesi aslında iktidarın, yine yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları bir tabloyu gözler önüne serdiğini belirterek, “Yoksulları eve, zenginleri tatile gönderdiler” dedi.

TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ‘tam kapanma’ sürecini eleştirdi. Bir seçmenin “Yoksulları eve gönderdiler, zenginleri tatile gönderdiler” sözlerini aktaran Beştaş, aşı konusunda da “Aşı programlarını tamamlayan ülkeler bir bir açılıyor. Ancak Türkiye’de bir yıllık kötü yönetim daha doğrusu yönetimsizlik bizleri kapanma ile uğraştırıyor” şeklinde konuştu. Beştaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

YOKSULLARI EVE, ZENGİNLER TATİLE

Gerçekten kapadık mı, kapanma böyle mi oluyor? Bütün Türkiye’nin merak ettiği bu soruyu biz de TBMM’den sormuş olalım. Kapanma meselesi aslında iktidarın, AKP ve MHP ittifakının yine yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları, kapanmayı bile beceremedikleri bir tabloyu tüm dünyanın gözleri önüne serdi. Halka hiçbir güvence vermeden açlığa terk ettiler. Kapanma dedikleri mesele bu. Dün bir vatandaşın sözünü dinledim etkilendim. Şöyle dedi: ‘Yoksulları eve gönderdiler, zenginleri tatile gönderdiler.’ Kapanma bu demek. Evet hakikaten işsizler, kadınlar, asgari ücretin altında çalışanlar kendi evlerinde akşam yiyecekleri yemeği bulamazken zenginler yatlarda, dubleks villalarda, 5 yıldızlı otellerde tatil yapıyorlar.

KİRALANACAK YAT KALMADI

Dün bir haber de kiralanacak yatların bile kalmadığını not ediyordu. Bu da Türkiye’de bir avuç zenginin milyonlarca insana tercih edildiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Bütün dünya açılıyor. Aşı programlarını tamamlayan ülkeler bir bir açılıyor. Ancak Türkiye’de bir yıllık kötü yönetim daha doğrusu yönetimsizlik bizleri kapanma ile uğraştırıyor. İşçiler şu anda çalışmak zorunda. İstanbul’da ve Ankara’da trafik tıklım tıklım, herkesin elinde bir seyahat belgesi ama asıl dışarıda olması gerekenler, açık olması gerekenler de dışarı çıkamıyor. Bu dönemde de salgın yönetimi değil bir algı yönetimi çabası var. Onlar kapanmanın aslında iyi bir şey olduğunu anlatadursunlar, halk ne yaşadığını gayet iyi biliyor. Daha önce sosyal devlet üzerine çok konuştuk. Bu iktidar sosyal devleti kapatalı çok oldu, şimdi de sosyal cinayetler işleniyor.

İNTİHARLAR CAN YAKIYOR

İntiharları biliyorsunuz. Hakikaten can yakmaya devam ediyor. AKP döneminde intiharlarda ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Yayımlanan verilere göre 2002-2019 yılları arasında 5 bin 806 kişi yaşamına son vermiş. Son 2 yılda bu grafik daha da artıyor. Özellikle pandemi döneminde yaşanan intiharları bütün Türkiye gibi bizler de dikkatle takip ediyoruz. Halkı yükselen işsizlikle ve enflasyonla soğana patatese muhtaç eden bu iktidar, umutsuzluğu da zirveye çıkarmış durumda. Bu nedenle vatandaş yaşamına son vermek zorunda kalıyor. Türkiye, dünya ülkeleri arasında vatandaşına en az destek veren ülke olarak adını ilk sıralara yazdırıyor. Geçen hafta yayınlanan IMF raporunda Türkiye milli gelir açısından 1,9 oran ile en az yardım yapan ülkeler arasında. GSHM’nın yüzde 6,4’ü kadar garanti sağlayan Türkiye’de sağlık sektörüne ayrılan oran ise yüzde 0,3, yurttaşa sağlanan destek ise yüzde 0.4. İktidar halka bunu reva görürken yandaş şirketler kapanmada bile kâr etmeye devam ediyor.

BİR İLÇE HARİTADAN SİLİNMİŞ OLUYOR

Çünkü onların düşündüğü temel kesim şirketler. 18 günlük tam kapanma sürecinde otoyollar, köprüler ve havalimanları büyük oranda kullanılmayacak. Bunu sözlü olarak da söylüyorlar. Bu 18 günde kullanılmayacak Yavuz Sultan Selim köprüsüne 8 milyon 602 bin 200 dolar, Osmangazi Köprüsü için 29 milyon 736 bin dolar tutarında garanti ödemesi yapılacak. Yani yandaş şirketlere bir milyarlık ödeme yapılacak. Bu sosyal cinayetlere karşı hep birlikte sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Salgın adeta bir iktidar krizine döndü. Bu salgın ve kapanma döneminde şöyle bir oranlama yaparsak aslında dehşetin ne kadar büyük olduğunu da görmüş oluruz. Günlük ortalama 400’e yakın ölüm yaşanıyor. Yani her gün Türkiye’de aslında bir uçak düşüyor. Türkiye’de her gün bir katliam yaşanıyor. 41 bin 500 civarında ölüm var. Bir yılda ölen yurttaşlarımızın sayısı. Bunu bir ilçenin nüfusuna oranlarsak bir ilçe haritadan silinmiş oluyor.

AŞI MESELESİ

Bir de tabii ki aşı meselesi var. Belirsizlik devam ediyor. Her gün şu kadar milyon aşı gelecek, şu kadar Sputnik, Biontech ve Sinovac gelecek diye rakamlar söylüyorlar. Ne rakamlar tutuyor ne tarihler tutuyor ne de zaman dilimi tutuyor. Aşı konusunda Cumhurbaşkanı bir şey söylüyor, Sağlık Bakanı bir şey söylüyor. Başka bir AKP yetkilisi başka bir şey söylüyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Gerçek olan şu: Aşı yok, vatandaş aşı olamıyor, sağlık sorunu olduğu, yaşı dolduğu halde aşı olamıyor. Vatandaşı korona virüsü ile baş başa bırakan bir iktidar var. Bu ölüm ortamında ve bu risk ortamında bile onlar rantı düşünüyor.

KANUNU HALKIN SEÇTİĞİ VEKİL YAPAR

Ama aşı bulamayan iktidar, S400’leri getirmeyi, savaş silahlarını satın almayı ve kullanmayı gayet iyi biliyor. Bunun üzerinden politika yapıyor. Başka ne yapıyor? Kanunları ve Anayasayı askıya aldıklarını hep söyledik. Bu ülke artık anayasasız bir ülke. Bu ülkede kanunlara uyulmuyor, hukuk devleti ilkesi rafta kalmış, şimdi de genelgeler ile yönetilen bir devre girdik. Genelgeler aslında bir işin uygulamasını gösterir. Uygulamasını göstermesi için de arka planda mutlaka bir kanunun olması lazım, o kanunun da dayandığı bir anayasa maddesinin olması lazım. Anayasa yok, kanun maddesi yok, Emniyet Genel Müdürlüğü bir genelge yayınlıyor ve ‘polisler kamusal alanda görev başında iken çekim yapılmasını yasaklıyorum’ diyor. Sen kimsin? TBMM’yi atlıyor, Anayasayı atlıyor, kanunları atlıyor. Biz polis devleti derken tam da bunu söylüyoruz. Bu ülke polis devleti olma yolunda emin adımlara yürüyor ama vatandaşları buna izin vermeyecek. Kanun hükmünde genelgeler yayınlıyor. Kanunu kim yapar halkın seçtiği vekiller yapar.

Kaynak: Duvar

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?