Daha çok üreme çağındaki kadınlarda görülen, genellikle belirti vermeyen ve toplumda genellikle “çikolata kisti” olarak bilinen “endometrioma” hastalığının bazı kanserlerle ilişkisi olabilir.
MEDYA21 – Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Çikolata kisti uygun şekilde ele alınıp tedavi edilmediğinde hastanın yaşam kalitesini ve sağlığını önemli ölçüde tehlikeye atabiliyor. Bu nedenle tanı ve tedavi süreçlerinde hastaların başta kısırlık olmak üzere, bu durumdan kaynaklanabilecek olası riskler hakkında bilgilendirilmeleri önemli” dedi.
Endometriozis en kısa tanımıyla; rahmin en iç tabakasını oluşturan yapıların rahmin dışında bulunmasıyla (karın boşluğu ya da yumurtalıklar gibi bölgelerde) kendini gösteren, kadınlık hormonlarına bağlı yaygın bir jinekolojik hastalık. Kadınların önemli bir kısmında “çikolata kisti” de görüldüğü için hastalığın toplumda bu adıyla daha çok bilindiğini hatırlatan Prof. Dr. Murat Dede, “Rahmin iç tabakasındaki dokuların rahim dışına çıkarak yumurtalıklarda yol açtığı etkiyle oluşan bu durum, kadınlar için önemli bir kaygı nedeni. Kadınların ve ailelerinin yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen endometriozis, kısırlığın da önemli nedenlerinden biri” diye konuştu.
ÇİKOLATA KİSTİ ÇOĞU ZAMAN BELİRTİ VERMEYEBİLİYOR
Çikolata kisti ağrılı adet görme, ağrılı cinsel ilişki, ağrılı dışkılama ve çocuk sahibi olma güçlüğü gibi şikayetlere neden olsa da çoğu zaman belirti vermeyebildiğine dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Endometriozis için bilinen en önemli 2 risk faktörü ise 11 yaş öncesinde başlayan adet kanaması ve ağır, uzun süren adetler” dedi.
ÇİKOLATA KİSTİ HASTANIN YAŞAM KALİTESİNİ ETKİLİYOR
Sorunun tedavisinde, hastalığın ilerlemesini önlemek ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmek için erken tanıya odaklanmanın önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Murat Dede, “Tanı, biyopsi ve laparoskopi gibi yöntemlerle konsa da kesin tanı için hastalığın farklı formları ultrasonografi ve MRI ile tespit edilebiliyor. Tedavi planında ağrı kesiciler, doğum kontrol hapları, hormonlar, ilaçlı rahim içi araçlar, geçici menopoza sokan iğneler gibi yöntemler mevcut. Tüm bunlarla birlikte veya bazen bu tedavilerin sonrasında da cerrahi tedaviler uygulanıyor. Eğer cerrahi tedavide de başarı sağlanamaz ve şikayetler devam ederse son seçenek olarak rahmin, yumurtalık ve tüplerin alınması öneriliyor. Unutulmamalıdır ki; endometriozis, uygun şekilde tedavi edilmediğinde hastanın yaşam kalitesini, sağlığını önemli ölçüde tehlikeye atabilen ağrı ve kısırlıkla seyreden zorlu bir hayata neden oluyor” şeklinde konuştu.
KANSERE DÖNÜŞME ENDİŞESİ VAR
Son birkaç yıldır, endometriozisi olan kadınlar arasında kanser, özellikle de yumurtalık kanseri gelişme riskleri konusunda artan bir endişe olduğunu söyleyen Prof. Dr. Murat Dede, “Ancak rahim içi dokunun oluşturduğu bu kümelerin kansere dönüştüğüne dair elimizde şimdilik güçlü tıbbi kanıtlar olmasa da, yapılan çalışmaların bazıları bu hastalığın kanserle bir ilişkisi olabileceği hakkında ipuçları veriyor. Şunun da altını çizmek gerekir ki; endometriozis ve kanser arasındaki ilişki oldukça karmaşık. Özetle, metodolojik açıdan daha sağlam araştırmalara ihtiyaç var” dedi.
DÜZENLİ MUAYENELER İHMAL EDİLMEMELİ
Endometriozisin aslında iyi huylu bir yapıya sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Dede, “Ancak uzak organlara kadar giden etki alanı, anormal doku büyümesi, hedef organların işlevini etkileme ve genetik hasar gibi özellikleriyle bir tümörü andırıyor. Yumurtalık kanseri, en tutarlı şekilde endometriozisle ilişkilendirilen kanser türü. Fakat endometriozisi olan kadınların çoğunda (yüzde 98’in biraz üzerinde) yumurtalık kanseri gelişmiyor. Genetik olarak eğilimi olmayan kadınlarda tüm yaşam boyu yumurtalık kanserine yakalanma riski yüzde 1,4 iken endometriozisi olan kadınlarda ise bu oran yüzde 1,8 olarak rapor edilmekte. Endometriozis ve meme kanseri hakkında ise pek çok çalışma mevcut, ancak çalışmalarda net bir ilişki ortaya konmamış. Tabii ki, endometriozisiniz olsun ya da olmasın; düzenli meme muayene ve tetkiklerinizi ihmal etmemelisiniz” uyarısında bulundu.