MEDYA21- Beyin tümörleri; kafatası içindeki beyin dokusu, beyincik, damarlar, beyin zarları gibi yapıları oluşturan hücrelerin normal yapılarının bozularak, kontrolsüz olarak büyümesiyle gelişiyor. Ülkemizde ortalama olarak her yıl 15 bin kişi beyin tümörü tanısı alıyor.
Uzun süreli ve şiddetli baş ağrıları, bulantı-kusma atakları, epileptik (sara) nöbetler, ani ya da yavaş gelişen görme-işitme kaybı gibi durumlar beyin tümörünün ilk belirtileri arasında yer alıyor. Belirtilerin dikkate alınması ve zamanında bir uzmana başvurulması hastalığın tedavisi açısından büyük önem taşıyor. Op. Dr. Okan Cinemre, “ Beyin Kanseri Farkındalık Ayı”nda beyin tümörleri ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi verdi.
“Vinilklorid (PVC) ve iyonize radyasyonun beyin tümörlerinin oluşumunda etkisi olduğu düşünülmektedir. Genetik yapıda mutasyon, delasyon adı verilen değişikliklerin olması bazı beyin tümörlerinin gelişmesinde ana etkenler olabilir. Von Hippel-Lindau Sendromu, Multiple Endokrin Neoplazileri, Nörofibromatozis tip II gibi kalıtsal hastalıklarda beyin tümörü eşlik sıklığı artmaktadır. Son zamanlarda artan cep telefonlarının beyin tümörü görülme sıklığını artırdığına ilişkin yayınlar bulunmaktadır ancak henüz bu konuda kesin kanıtlar yoktur. Genel olarak beyin tümörleri asıl ve metastatik olarak ayrılır. Bunlar iyi ya da kötü huylu olabilir.
METASTATİK TÜMÖRLER DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Asıl beyin tümörleri çoğunlukla kötü huylu kanserler arasında sayılmaktadır. Ancak beyinde iyi huylu tümörler de vardır. Yalnız kafatası kapalı bir kutu olduğundan iç hacminin sabit olması nedeniyle, burada büyüyen bir tümör iyi huylu olsa dahi, beyin ve diğer yaşamsal dokulara yaptığı bası sonucu ölümcül ve sakatlık yaratıcı sonuçlar doğurabilir. Hasta sayısı olarak metastatik beyin tümörleri, asıl tümörlere göre daha sıklıkla görülmektedir. Beyin tümörü belirtileri kimi zaman yavaş yavaş artan bir bozukluk, bazen de aniden gelişen ve tanı koyduran bir durum olabilir. Beyin tümörlerinin başlıca belirtileri şunlardır;
Uzun süreli ve şiddetli baş ağrıları
Bulantı-kusma atakları
Epileptik (sara) nöbetler
Ani ya da yavaş gelişen görme-işitme kaybı
Denge ve yürüme bozuklukları
MODERN GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ İLE KESİN TANI KONULUYOR
Beyin tümörü tanısı günümüzde en sık olarak bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans (MR) yöntemleriyle konulmaktadır. MR görüntüleme ile tümörün cinsinin tahmin edilmesi konusunda da yararlıdır. Yine de bazen mevcut görüntüleme yöntemleriyle anormalliğin gerçekten tümör olup olmadığı belirlenemeyebilir. Bu durumda biyopsiye başvurulur. Kesin doku tanısı, tümörün tamamı veya bir kısmı çıkarıldıktan sonra patologlar tarafından kesinleştirilir. Bu; ek tedavinin yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa nasıl yapılacağı konusunda belirleyici olur.
CERRAHİDE AMAÇ TÜMÖRÜN TAMAMININ ÇIKARILMASIDIR
Beyin tümörlerinin tedavisinde cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi olmak üzere üç yöntemden söz edilebilir. Bu tedavilerden biri veya birkaçı tümörün tipine, yerleşim yerine, hastanın özelliklerine göre uygulanabilir. Cerrahi tedavide amaç hastaya olabildiğince zarar vermeden, mümkünse tümörün tamamını çıkarmaktır. Ancak bu her zaman gerçekleştirilemeyebilir. Tümörün yeri, hastanın genel durumu tümörün tam olarak çıkarılmasına elvermezse o zaman bir kısmı çıkarılır. Kafatası içinden çıkarılacak görece küçük bir parçanın bile beyin tümörünün tanı ve tedavisinde büyük yeri olabilir.
BEYİN DOKUSU KORUNARAK UYGULANIR
Radyoterapi, radyasyon onkolojisi uzmanlarınca yapılır. Uygulanacak tedavi öncesinde tümörün doku tipinin bilinmesi tedavi biçiminin belirlenmesinde önemlidir. Bu olanak yoksa bazen doğrudan radyoterapi uygulaması yapılabilir. Radyoterapi esnasında tümörün etrafındaki sağlam beyin dokusunu korumak önemlidir. Kemoterapi beyin tümörü tedavisinde başka organların kötü huylu tümörlerine nazaran daha az başarılıdır. Genelde diğer iki tedaviyi desteklemek üzere uygulanır. Kemoterapi ilaçlarının zaman içerisinde gelişmesi ile beyin tümörü tedavisinde daha fazla yerleri olacağı düşünülmektedir.” HABER MERKEZİ